12 Temmuz 2009 Pazar

bu senin "çıkış bileti"n...


hiçbir aşkın gölgesinde büyümez beyaz bir gül...
beyaz bir gül ancak ağlayarak okunmuş bir kitabın sayfaları arasında ağlatanını hatırlatıp ölür...

orada,
senin kalbinle, benim yüreğimin arasında,
-bazısına sorsan ikisi de aynı der aslında-
hiç geçilmeyen bir köprü var...

sırtını dönsen aşkın kapısı arkanda
ve önünde sonsuza uzanmış ufuk çizgisinde arıyorsun suçu...
suçun ve aşkın arasındaki yol dar...

şimdi altın kafesinde tuttuğun resim
sararıp solduğunda
ve öylece kafesin parmaklıklarından havaya uçuştuğunda
kendi aynana bakacaksın biliyorum...
ben kilidimin anahtarını çoktan bir sokak çocuğuna hediye etmiş,
seni de aşkın yanlış adımları taşımayan kaldırımlarına uğurlamış olacağım
o sıra...

ve o sıra sana geldiğinde,
gözlerin hani o sevdiğim kendi renginde parladığında
bana susacaksın...
susayan ama konuşamadığı için sadece sustuğu sanılan biri olacaksın...

iki güzel kelimeyi yanyana getiremeyen bir çölden kaçarken,
iki güzel kelimeyi yanyana yakıştıramayan başka bir çöl de sen yaratacaksın...

her çöl geçilir, unutma istersen,
her çöl geçilir... unutmayacaksın...

şimdi o çağlayan suyun altında dur,
dur ki üzerinden bir semt geçsin, bir sokak geçsin, bir hayat geçsin, bir heves geçsin...
sen de geç kendi üzerinden,
sevmediğin yerleri düzelterek ve hiç acele etmeden...

karşı kıyılarında özgürlük var,
aşk var o kıyının sularında...
hatta yaz da geldi ama,
bu kez karşı kıyıya geçtiğinde bile
aşk hala karşında kalacak,
bunu hep hatırla...

sen bir hevesin çelmesinde sırtüstü uzandığında bir sala;
sana son sözüm bir şarkı yollayacağım buradan,
defalarca kendine yolla diye zarfın üzerine yapıştırmayacağım pulu
gönderirken sen yala...


"ne olursa olsun araya biraz zaman koyunca
acının yüksek ateşi düşüp de ayrılık soğuyunca
adım gibi biliyorum ki bana sen de hak vereceksin
anlayacaksın ama geçici bir süre kızıp köpüreceksin...

bekleme boşuna ben bidaha o altın kafese geri dönmem,
üzülür efendi gibi çekerim acımı ama kolay kolay da ölmem,
yaralıyım elbet, bir arıza bir iz bırakabilir o kadar olsun,
küllenirim bi süre için için yanar, tamamen de sönmem..."



diyeceğim şu ki...

sen cennetin kapısında şeytan kuyruğu arayan damlamamış bal,
ben cehennemin önünde kırmızı gül bakınan usanmamış mal...

hepsi bu kadar...


Hiç yorum yok: