28 Aralık 2008 Pazar

"Australia" Büyük Hayal Kırıklığı!


....... spoiler içerir, filmi izlemeden okumayın.........

Size şimdi bahsedeceğim film uzadıkça uzayan, ilk yarıyı çeken yönetmenin ikinci yarıda fikrini değiştirdiğini sanabileceğimiz ve en önemlisi yönetmeni, oyuncuları derken uzun zamandır heyecanla beklediğimiz "büyük proje"lerden biri. Tam bir görkemli fiyasko ayrıca...

Daha önce "Romeo&Juliet" ve "Moulin Rouge!" filmlerini yönetmiş olan ve yeni projeleri bu filmlerin başarısı yüzünden daha çok merak edilen Baz Luhrmann'ın nasıl bir gafletle bu filmi bu hale getirebildiğini kestirmek güç. Nicole Kidman'ın filmi sürükleme çabaları bile sonuç vermiyor... Hugh Jackman'ın absürd ve yetenek düşmanı oyunculuğundan bahsetmiyorum bile... (İlk sahnelerde bir sabunlanıp yıkanma sahnesi var; duruşu, vücudunu sergileyişi filmden ilk uzaklaşma anınız)
Filmin ilk yarım saatinde zaten bir türlü olayları toparlayamıyor, konuyu anlayıp içine giremiyorsunuz. Sonrasında anlamaya başladığınızda bu filmin amacının ve konusunun bir sığır taşıyıcılığı olabileceği ihtimali beliriyor ve gülümsüyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki ara olmuş bile. Filmin bitmesine az kalmıştı aslında, öyle düşünüyorsunuz. Sonra ikinci yarı başlıyor, "gece karanlığında" sığırların çevresini ateşe veren kötü adamları, "gündüz ışığında" sığırların kaçışını izlerken görünce yanınızdaki arkadaşınızla şöyle bir birbirinize bakıyorsunuz. Neyse ki film ne kadar kötüyse, bir o kadar iyi bir sahneyle hemen toparlanacak sanıyorsunuz, (Nullah adlı Aborjin çocuğun sığırları şarkıyla durdurma sahnesi) o da olmuyor. Sonra film bir hızlanıyor, bir konudan ötekine öyle bir atlıyor ki, bu yönetmenin anlatacağı bu kadar çok şey vardı madem ne diye ilk bir buçuk saat sığır sürüleriyle harcadı zamanını diyorsunuz kendi kendinize. -Dalga geçmiyorum, izlerken bunları birebir düşünüyorsunuz- Neyse daha sonra film biter gibi oluyor, bitmemiş devam ediyor, bir kez daha finali izlediğinizi sanıyorsunuz, yine bitmemiş, bu durum defalarca tekrar ediyor. Bu kez durup filmin evlat edinme konusunu işlediğini, sonra Aborjinlerle ilgili olduğunu, yok yok Avustralya'yı tanıtmak için çekildiğini sırayla düşünerek kararsız kalıyorsunuz. Bu arada "The Wizard of Oz" filmini ve filmin "Over The Rainbow" adlı meşhur şarkısını tekrar tekrar her yirmi dakikada bir duyuyor ya da izliyosunuz. Yönetmenin filme bu kadar altını çizerek masal havası katmasına tahammül edemiyorsunuz.
Filmin bitmesine yirmi dakika kala üst üste final denemelerini izlerken sinema salonunda yoğun bir konuşma ve gülüşme baş gösteriyor. Dolayısıyla onlara katılıyorsunuz. Aslında ayrı ayrı düşünüldüğünde, ilkellik, çocuk olmak, mistizm, ayrımcılık, yerli halk konularında söyleyecek sözü olabilecek bu filmin (özellikle Nullah ve dedesinin) bir komediye dönüşmesini içinize sindiremiyorsunuz. Aşk derseniz; filmin öncelikli konusu olmasa da, benim perdede izlediğim (ki Rüzgar Gibi Geçti'ye bir atıfta bulunma cesareti göstermiş olsa bile) en kötü ikili ve inandırıcılığı en az olan aşk hikayesi.


"Avustralya" ile ilgili başka söylenebilecek ne var bilemiyorum. Ben bu filmden sonra artık "Moulin Rouge!"u, Baz Luhrmann'ın bir başarı hikayesi değil, şans hikayesi olarak görüyorum. Hugh Jackman'ın başrolde olduğu filmler istemiyorum. Nicole Kidman'ın da kariyerinde bu kadar gerilemekte olmasına inanamıyorum. Bir filmin fragmanına ve "büyük proje" olmasına kanmayı da kendime yediremiyorum. On üzerinden resmen üç:)

3 yorum:

her boku bilen adam dedi ki...

filmi izlemediğim için dolayısıyla yazıyı da okumadım,ama sadece başlığı okyuunca ve aylar evvelinden afişte hugh jackman'ı görünce bu başlıkta bir yazı göreceğimi biliyordum :)

dizi günlükleri / Bilir Kişi Raporu dedi ki...

Kesinlikle tam bir hayal kırıklığı. Bu yönetmenden böyle bir iş nasıl çıkmış anlayamıyorum. anlatmak istediği tüm şeyleri sebzeli çorba gibi karıştırmış ve sonuç olarak hiçbir şey anlatamamış. imdb'de nasıl 7.3 almış merak ediyorum.

Popüler Yorum dedi ki...

bilen adam:) bloguna da yazdığım gibi Hugh Jackman konusunda sanırım en çok seninle hemfikir oldum bu güne dek :)

dizi günlükleri, imdb puanları bazen gerçekten şaşırtıcı, bende baktım ve inanamadım:)

sağolun yorumlarınıza:)