3D teknolojisi ülkemiz sinemalarındaki yerini aldığından beri, bu özellikteki filmleri normal salonlarda izlemez oldum. "Bolt" filmi için de üç boyutlu gözlüklerimi takıp koltuğuma kuruldum. Genel olarak çizgi film dediğimiz bu hayal gücünün eseri fimler artık gerçek filmlerle yarışır hale geldiler. "Bolt" bunun en güzel örneği. Öncelikle filmin çıkış noktası iyi düşünülmüş. "The Truman Show"un bir çeşit uyarlaması gibi. Daha iyi rol yapabilmesi amacıyla oyuncu olduğu kendisinden itinayla gizlenen tatlı bir köpeğin hikayesini anlatıyor film. Ancak öyle bir başlıyor ki, Görevimiz Tehlike ile karıştırmak mümkün. Aksiyon sahnelerini izlerken bunun bir canlandırma film olduğu gerçeğini unutup, heyecanlanıyor insan. Perdede bir filmi bu kadar "gerçek" izlemenin şaşkınlığına dalıyor.
Gelecekte sinema sektörünün insansız filmler yapacağı tartışılıyordu bir dönem. Bu yüzden oyuncuların artık rekor ücretler kazanamayacağı, kendilerini andıran karakterler kullanıldığında sadece gerekli teliflerinin ödeneceğinden bahsediliyordu. Sinemanın, teknoloji kullanılarak hayallerin ötesinde bir sanat dalına dönüşeceği iddia ediliyordu. Belki bu düşünce konuşulduğu hızda ilerlemedi ancak temelleri de atılmadı diyemeyiz. İşte bazen öyle enteresan durumlar gerçekleşiyor ki; bir animasyon film, dev bütçelerle, büyük oyuncularla ve en pahalı dekorlarla çekilen gerçek bir filmle gişede rekabet edebiliyor. Geçen yıl Wall-E için eleştirmenler ortak bir görüşte birleşti. Bu animasyon harikası film, yılın en iyi filmlerinden biri dendi. Kimbilir belki de gerçekten sinema endüstrisi kendini tekrarlamaktan sıkılıp, hiç akla hayale sığmayacak yerlere gidebilir yakın gelecekte...
Filme gelince, izlerken her ne kadar bahsettiğim bu ayrıntıları düşündürdüyse de, bir o kadar da keyif verdi bana. Bolt'un gerçek oyuncular kadar etkileyici oyunu ve mimikleri:), içinde yaşadığı fanusunda kendine bir dünya kuran Rhino'nun maceraperest karakteri ve deli cesareti, Mittens adlı kedinin her fırsatta kullandığı alaycılığı ve sert kabuğu altındaki yalnızlığı, en çok da güvercinlerin hareketleri ve diyalogları... Çok güldüğüm ve duygulandığım sahnelerin kahramanlarıydı saydıklarım. Keyifle, doyasıya bir film izlemiş oldum böylelikle. Hem de elimi uzatsam tutacakmışım hissini veren üç boyutlu teknolojiyle. Beni "Avustralya" filminden çok daha fazla tatmin etti diyebilirim rahatlıkla.
Gidin, görün ve kendinizi hayal gücünün şimdilik en "gerçek" haline teslim edin. Eğleneceğiniz kesin...
Not: Animasyon filmler için en azından akşam seanslarında altyazılı gösterim seçeneği sunuluyordu bir zamanlar ve biz büyükler bir salon dolusu çocuk gürültüsünde film izlemeye mecbur bırakılmıyorduk eskiden. Tüm yabancı filmlerin Türkçe seslendirmeli oynatılması halinde daha çok bilet satılacağı konuşuluyorken, benim notum ne kadar anlamlı bilmiyorum ancak dublaja sonuna kadar hayır diyorum...
6 yorum:
Ben de dublaj sevmem ama bu filmin dublajını iyi yapmışlar, özellikle de kedi Mittens'ın dublajı çok iyiydi. Kim seslendirdi acaba?
En çok da hamster Rhino ve güvercinlere güldüm. Kafalarını sürekli hareket ettiren güvercinleri iyi yapmışlar:)
Çocuklar konusunda da çok haklısın. Kesinlikle altyazılı seçeneği de olması lazım ki sinir bozan ve perdede kafasını göstermeye çalışan veletlerden kurtulabilelim:)
Ben de merak ettim ve araştırdım, filmde Rhino'yu Murat Şenol, Mittens'ı Güneş Berberoğlu, Bolt'u da Arda Aydın adlı seslendirme sanatçıları bu kadar güzel seslendirmişler...
Biz seslendirme konusunda gerçekten çok başarılıyız ama yine de ilk tercihim orijinali:)
bir animasyon delisi ve "truman show" hastası olarak ortaya böyle bir karışımın çıkmasına çok şaşırdım açıkçası.
uzun zamandır izlediğim en eğlenceli animasyonlardan biri.hem de gayet yaratıcı.
Mittens'a gördüğüm en harika kedi tiplemelerinden biriydi.
animasyonlardaki yan karakterler çok önemli olur.arada çıkıp seyirciyi güldürerek vazifelerini yaparlar.ice age'deki scrat,madagascar'daki penguenler,flushed away'deki kurbağalar gibi.burda da güvercinler o işi çok iyi yapıyor.
Rhino'ya gelince de,bırakın animasyonu normal filmlerde bile böyle rol çalan karakter görmedim.Öldürdü beni gülmekten.
Bu arada orjinalinde rhino'yu seslendiren Mark Walton'ın fotoğraflarına bir göz gezdirin.adamı bir topun içine koyun resmen aynısı.
başka şeyler yazacaktım cevaben ama sen mark walton deyince, hemen resmini araştırdım adamın.... ahahahahahaha gülmekten başka birşey yazamicam şu an:)
topun içine koyun adamı demişsin yaaa:) ahahaha
bu arada hiç alakası yok belki ama dublaj konusuna girmişsiniz ben de az önce öğrendiğim bi bilgiyi aktarayım.
Nazım Hiikmet ile ilgili bir yazı için fotoğraf ararken denk geldim ki Türkiye'ye dublajı getiren adammış kendisi.
“Türk dublaj tarihi Nazım Hikmet’le başlar. Nazım, İpek Film’in sahibi İhsan İpek’le çok yakın arkadaştı. Orada uzun süre dublaj yönetmenliği ve çeviri yaptı ama bunu kimseye söylemedi. Bu süre içinde kendi adı yerine müstear yani takma ad kullandı. Mümtaz Osman müstear adıyla senaryolar yazdı; 18 senaryo ve yanı sıra sayısız müzikal.”
son olarak da ben de animasyonlaı dublajlı severim;ama bu filmde rhino'yu orjinal dilinden bir görün mutlaka derim.Mark ağbi hakikaten girmiş topun içine :)
nefis bilgiler geliyor senden, her mesajlaşmada bir google canavarı oluveriyorum:) şimdi de bunun ayrıntılarına bakıcam bi, çok ilginç, paylaştığın için de sağol, bilmiyordum cidden...
:)
Yorum Gönder