3 Ocak 2009 Cumartesi

Eski Yılın En İyilerini Yazmak...

Evet bunu yapmak adettendir. Geçen yılda belli başlı sanat dallarında, aklınızda en çok ne kaldıysa sizi en çok onlar etkilemiş demektir. Ben de beni etkileyenlerden bazılarını paylaşmak istedim.



Film: Geçtiğimiz yıl önce fragmanlarına ve zeki senaryosuna hayran kaldığım, Film Festivali'nde izleme fırsatı bulduğum ve sonrasında üzerimde bıraktığı etkiyle DVD'sinden tekrarla seyrettiğim "Mister Lonely" kendi adıma geçen yılın en iyisi. Harmony Korine'in şahane filminin senaryosu ne kadar iyiyse, oyunculukları ve görüntüleri de o kadar iyiydi. Film kendi kişilikleri ve yalnızlıkları üzerine efsane isimlerin karakterlerini giyinmiş bir grup insanın hikayesini anlatıyor. Bir Michael Jackson taklitçisinin (Diego Luna), Fransa'da bir Marilyn Monroe taklitçisine (Samantha Morton) rastlaması ve kadının onu İskoçya'da diğer ünlülerin taklitçilerinin de yaşadığı bir komüne götürmesi ile başlayan film, insani hikayesiyle etkilemeyi başarıyor. Diego Luna'nın performansı kadar, son zamanların en ilginç oyuncusu Samantha Morton'ın da oyunu görülmeye değer gerçekten. Korine'in hakkında çok bahsedilen 97 yapımı Gummo'sunu izlemek lazım artık.


Wall-E'yi anmadan da geçemem. Animasyon filmlerden de başyapıt çıkabileceğine inandıran film, neredeyse sessiz geçen ilk bir saatiyle ve gelmiş geçmiş en şirin karakter, robot Wall-E ile hiç konuşmadan da insanların mutlu edilip, duygulandırılabileceğinin de ispatı. Belki sırf bu yüzden sinemanın ilk dönemine ve Charlie Chaplin'e de büyük bir saygı duruşu. İlk kez bir kahramanın oyuncağını almak istedim, o kadar söylüyorum:)

Müzik: "Güldünya Şarkıları" albümü geçen yılın son aylarında çıktıysa da, bu durum yıl boyu en çok dinlediğim şarkının bu albümde olmasına bir engel teşkil etmedi. Zuhal Olcay'dan "Neyse". Sanırım yüzlerce kez ard arda dinledim ve sıkılmadım. Zuhal Olcay'ın kendi sesinden söyleyip de sevdirmeyeceği şarkı zaten yok gibi. Ancak bu şarkı; sözleri, bestesi ve şahane düzenlemesiyle Zuhal'e öyle yakışmış ki, ayrıcalıklı sesinin ve yorumunun altını çizmiş sanki. Bence yeni yılda da çok dinlenecek.


Kitap: Virginia Woolf - Vita Sackville West Mektuplaşmaları... Bir kitap düşünün ki okurken hayal dünyanızı, edebi algınızı, görsel hafızanızı ve eğer yazan biriyseniz verdiği ilhamla yazma serüveninizi geliştirsin... Gerçekten bu kitabı okurken duyduğum haz, başka kitapları okurken duyduğum hazla kıyaslanamaz. İki kadının en basit anlamda bile "derin" yazışmalarının ve döneme ait eşlik eden ayrıntıların okuyucuya vaat ettiği ayrıcalıklı durum bile başlıbaşına ilgi çekici. Geçen yıl okuduğum en keyifli ve değerli kitaptı.



Dizi: Brothers&Sisters adlı dizi de geçen sene dur durak bilmeden izlemek istediğim ve bugüne dek izlediğim en etkileyici aile dramasıydı. Sally Field'ın olağanüstü "anne" performansı ve Walker ailesinin her ferdinin izlemesi keyifli dünyası, bir diziden beklenebilecek herşeyi mümkün kılarak vazgeçilmezim oldu. "Ally McBeal"dan beri ortalarda pek görünmeyen Calista Flockhart ile "Hilary and Jackie"den beri hayranlık duyduğum Rachel Griffiths'in aynı dizide olması, Matthew Rhys adlı şirin ve yetenekli oyuncunun da onlara "erkek kardeş" olarak katılması ne coşkulu bir durumdur ancak izlerseniz anlayabilirsiniz. Aile içindeki iletişim hakkında film izlemeyi sevenler için bu dizi bir başyapıt gerçekten. Tavsiye ediyorum, beğenirseniz zevkle, beğenmezseniz eleştiriyle tartışırız:)

Hiç yorum yok: